26 Ağustos 2007 Pazar

11. Ders - Modals: Özel Yardımcı Fiiller

11. Ders - Modals: Özel Yardımcı Fiiller

Tanım ve Açıklamalar

Modal “Kiplik” demektir. Fiilin önünde bulunur ve bir çok amaçla kullanılır. Mesela, kesinlik belirtmek, tercih belirtmek, isteklerde, önerilerde ve kibarca yapılan taleplerde bulunmak için kullanılır. Modal’lar genellikle birden fazla anlam taşırlar. Belli bir cümledeki anlamı çıkarmak için cümlenin genel muhtevasına bakmak gerekir.
Diğer taraftan, modal’lar yardımcı fiil sisteminden yararlanan ancak farklı

fonksiyona sahip kalıplardır. Main article: English modal auxiliary verbBunlar diğer yardımcı fiillerden iki bakımdan ayrılır:

Birincisi hiçbir zaman ana fiil gibi işlev görmezler. Halbuki bazı yardımcı fillerin

(to do, to have, to be) ana fiil görevi de yaptıklarını Yardımcı Fiiller bahsinde görmüştük. İkincisi, bunlar çekimsiz fiillerdir (defective verbs).


Modaller konuşanın veya dinleyenin o andaki yargı veya görüşünü ifade eder.


Bir diğer fark da: Yardımcı fiiller, anlamlarını yükleme katmazlar. Ama Modallar anlamlarını yükleme katarlar.



Modallar özellikli fiillerdir ve normal fiillerden çok farklı davranırlar. Şöyle ki :

1- Üçüncü tekil şahısta “s” takısı almazlar.

He can speak English.= İngilizce konuşabilir.

2- Negative yapmak için “not” sözcüğü kullanılır.

You should not come early. = Erkenden gelme
She might not come = O gelmeyebilir

3- Çoğu geçmiş zaman ve gelecek zaman kiplerinde kullanılamazlar. Mesela:

He will can win the race = Yarışı kazanabilecek; Yanlıştır.

You musted go = Gitmeliydin Yanlıştır.


4- Modal’ lar çekimsiz olduğundan şahıslara göre değişmezler.


5- Modal’lar daima fiilin mastar haliyle beraber kullanılırlar


6- İki modal kesinlikle yan yana kullanılmaz.




Modallerin sayısı dokuzdur: can/could, may/might, shall/should, will/would ve must


a) Can : güç, yetenek, iktidar ifadesidir. Türkçe cümlede ….ebilir/im/sin/iz karşılığıdır.


Örnek :


I can swim = Yüzebilirim

We can fight = Savaşabiliriz.

He can run = O koşabilir.


They can finish the game on time = Onlar oyunu zamanında tamamlayabilirler. (Güç, yetenek ifadesi)


b) Could : Can’in geçmiş zaman halidir.
Aşağıdaki durumlarda kullanılır:
1- Güç ve yetenek bildirir


She could run 10 kilometres = On kilometre koşabilirdi.

Birds could fly higher = Kuşlar daha yüksekten uçabilirdi.

I could kill him. = Onu öldürebilirdim.


2- Öneride bulunmak için

3- Belirsizlik ifade etmede

4- İmkansızlık ifadesi için

5- Nazikçe talepte bulunmak için



c) be able to: ..e bilmek: Can ve could’a eşittir. Ancak onlardan daha az kullanılır.


I am able to jump 30 cms. = I can jump 30 cms. = 30 cm zıplayabilirim.

He was able to rule the country = He could rule the country = Ülkeyi yönetebilirdi.

We are able to produce more goods. = Daha fazla mal üretebiliriz.


d) May:. ..ebilmek: olası, tahmin, izin, müsaade


He may come tonight. O bu gece gelebilir. Gelmesine izin var.

You may sit down.= You’re allowed to sit down.= Oturabilirsin veya oturmana izin verilir.


He may go abroad next year = O gelecek yıl yurt dışına gidebilir.


I may go. = Gidebilirim. (tahmin)

I may not go. = Gitmeyebilirim (tahmin)


e) Might = genellikle şimdiki, zaman, geçmiş zaman veya gelecek zamanda belirsizlik (uncertainty) ve zayıf ihtimali ifade eder.

Might taşıyan cümle bize şunu anlatır ki, bir şeyin meydana gelmesi, vukubulması mümkündür. Ama, o şeyin gerçekleşme ihtimali zayıftır.

f) Must: ...meli, ...malı:


Zorunluluk, konuşandan gelir. Dışarıdan herhangi bir baskı yoktur.


I must sleep early = Erken yatmalıyım.

He must go now = Artık gitmeli

You must wait for us until 6 o’clock. = Saat 6’ya kadar bizi beklemelisin. (Zorunluluk söyleyenden geliyor)

Bu örneklerde kişilerin eylemi kendi kararlarıdır.


g) Have to: zorunda olmak.


Bu modaldaki zorunluluk dışardan bir gücün etkisiyle oluşur. Herhangi bir kural, kanun veya dış etken nedeniyle birşey yapmak zorunda kaldığımızda bu modalı kullanırız.


You have to brush your teeth twice a day. = Günde iki kez dişlerini fırçalamalısın.


I have to wear uniform at school = Okulda üniforma giymek zorundayım. (Okulun kuralı)


d) Shall


İngiliz İngilizcesine aittir.


1) Arzu veya kesinlik belirtir.


Shall I come = Geleyim mi? = Gelmek istiyorum.

I shall come back = Geri döneceğim. = Geri dönmek istiyorum


2) Resmi kural veya mevzut anlatımında kullanılır


Racism shall not be tolerated in our country = Ülkemizde ırkçılığa tolerans gösterilmez.


3) Önerilerde


What shall we do? = Ne yapalım.


e) Should: gerekir. “tavsiye öneri” anlamında kullanılır.


“Ought to" ile arasında çok az bir nüans vardır. Aynı anlamda kullanılabilirler.


You should see a doctor. = Bir doktora gitmelisin =Gitmeni tavsiye ediyorum.

Ought to: gerekir. You ought to see a doctor. = Yukarıdaki örnekle arasında fark yoktur.


You should do your homework. = Ödevini yapmalısın. (Nasihat)


f) Will
1) Varsayımlar için:
That’ll be my wife on the phone. = Telefondaki karım olmalı.
2) Talep:
Will you come over and help me? = Buraya gelip bana yardımcı olurmusun?
3) Niyet, eğilim ve istek:
I will be his best friend. = Onun en iyi arkadaşı olacağım.
4) Emir:
Will you shut up? = Susar mısın?
5) Israr:
I’ll make it whatever it costs. = Bedeli ne olursa olsun, başarılı olacağım.
g) Would :
Aşağıdaki durumlarda kullanılır:
1) will’in geçmiş zamanı olarak :
2) Tercih belirtmede: would rather ve would prefer ile
3) Kibarca taleplerde : would you please
4) Geçmiş zamanda tekrarlanan hareketlerde:
5) Geleceğe ait ümit belirtirken:
6) Yetenek ifadesinde:
7) Söz verirken :
8) Niyet belirtirken :
1
Dikkat: Modaların anlamını çözmenin en iyi yolu, cümlenin genel anlamını nazara almaktır. Çünkü değişik modal’ların anlamı çok kez birbiriyle çakışır. Şimdi modaları daha iyi anlayabilmek için yakın anlamlı olanları beraber inceleyelim.

Birinci Bölüm : Must / Should


a) Must : Kesinlik belirtir.


1) Geniş Zamanda


A:Is the shop open yet?= Dükkan artık açık mı?

B: Yes,it must be open. I can see people going in.

Kanıt : People are going in.


Hüküm : The shop must be open.= Dükkan açık olmalı


I think it is open. = I’m almost (pretty) sure that it is open = Açık olduğundan hemen hemen eminim/emin gibiyim


2. Continuouns zaman kiplerinde:


- Kanıt : He says he is staying in Sakarya for another week.= Sakarya’da bir hafta daha kalacağını söylüyor.

- Hüküm: You must be having a good time. = İyi vakit geçiriyor olmalısın = Zannederim iyi vakit geçiriyorsundur.

- Kanıt : The girl is wearing an engagement ring. = Kız nişan yüzüğü takıyor.

- Hüküm : She must be going to get married soon = Yakında evlenecek olmalı. = Zannederim yakında evlenecektir.


3. Tamamlanmış olaylarda:


My neighbour is 70 and has stopped going to work. = Komşum 70 yaşında ve işe gitmeyi bıraktı.

He must have retired.= Emekli olmuş olmalı. = Zannederim emekli olmuştur.


There was a house there before the war broke out, but there isn’t now. = Savaş çıkmadan önce, orada bir ev vardı. Ama şimdi yok.


It must have been bombed. = Bombalanmış olmalı.


4. Sürekli ve tamamlanmış olaylar:


Her eyes are red and she looks sad : Gözleri kızarmış ve üzgün görünüyor.

She must have been crying.= o ağlıyor olmuş olmalı.


b) Should : İhtimaliyet


1. Geniş zaman


A: Will your husband come soon, Fatma? = Fatma, eşin yakında gelecek mi?


B: Well,he usually comes home around this hour, so he should be here any time = Genellikle eve bu saatte gelir. Dolayısıyla, her an burada olması lazım.



Kanıt : He usually comes home about this time.= Eve genellikle bu saatte gelir.


Hüküm: He should be here any time. = Her an burada olması lazım.


It is likely or probable that he will be here very soon = Çok yakında burada olması muhtemeldir/ olasıdır


2. Devam eden olaylar


The lawyer hasn’t told me about the will yet.= Avukat bana vasiyetnameden henüz bahsetmedi.

He should be writing about it soon. = Vasiyetnameyi yakında yazıyor olması muhtemeldir/mümkündür.


3. Tamamlanmış olaylarda :


He was due there at 4.15. It is 5.15 now. = Orada saat 4.15’te olması gerekiyordu. Şimdi saat 5.15

Then he should have arrived there by now.= Öyleyse oraya artık varmış olması gerekir./muhtemeldir.


4. Olumsuz Şekiller:


It is unlikely that you will have any trouble with this car.= Bu arabayla herhangi bir sorununuz olması mümkün değil.


İkinci Bölüm : Must / Should


a) Ağır Yükümlülük: Must


1. Yükümlülük


A: Mother, I want to watch the TV. = Anne, TV seyredebilir miyim?


B: Okay,but you must finish your homework first. = Peki, ama önce ev ödevini bitirmelisin.


You must tell me the truth. = I insist that you tell me the truth.

Bana gerçeği söylemende ısrar ediyorum. Bana gerçeği söylemelisin.


2. Davet - Invitation:


Come and have diner with me .You must come and have diner with me. = Gel benimle akşam yemeği ye. = Gelip benimle akşam yemeği yemelisin. ,


3. Özel olaylar :


Get a hair cut = You must get a hair cut.= Saçını kestirt = Saçını kestirtmelisin.


4. Olumsuz Şekil :


Don’t spend more than you earn. = You mustn’t spend more than you earn. Kazandığından fazla harcama = Kazandığından fazlasını harcamamalısın.


5. Soru Şekli : Herhangi bir kişinin davranışı can sıkıcı bulunduğunda


Must you lose your temper so often? = Kendinizi bu kadar sık kaybetmeniz mi gerekiyor?

Why must you shout so loudly? = Neden bu kadar yüksek sesle bağırman gerekiyor?


b) Hafif yükümlülük : Should


1. Öneri


I firmly advice you to see a doctor. = You should see a doctor. = Bir doktora gitmeni kuvvetle öneririm.


2. Süreklilik arzeden, bitmiş olaylar:


You are working too little. = Çok az çalışıyorsun.

You should be working harder.= Daha fazla çalışıyor olmalısın.


He dropped all the eggs down. = Tüm yumurtaları yere düşürdü.

He should have carried them in a bag. = Onları bir çantada taşımış olması gerekirdi.


7.Olumsuz şekil : Shouldn’t



They shouldn’t leave their house unprotected = Evlerini korumasız bırakmamalılar.




Üçüncü Bölüm : May / Might / Can / Could


a) İhtimaliyet: May


1. İhtimaliyet


A: Does he smoke ? = Sigara içer mi?

B: I’m not sure,but he may smoke. = Emin değilim. Ama içebilir.


2. Sürekli, bitmiş olaylar :


He may be telling a lie. = Yalan söylüyor olabilir.

They may have left yesterday. = dün ayrılmış olabilirler.



3. “If clause”la beraber:


If you ask him, she may help you. = ondan rica ederseniz,size yardım edebilir.


b) Might


1. Düşük İhtimal


He might show up any time: Her an ortaya çıkabilir


2. Modal perfect içinde:


He might have killed himself. = Kendini öldürmüş olabilir.


3. Olumsuz Şekil


He might not be guilty = Suçlu olmayabilir


4. Zaman zaman yapılan eylemler için may / might


On Mondays I may come late. = Pazartesileri geç gelebilirim.

At weekends, he might g oto a cinema. = Hafta sonları sinemaya gidebilir.



c) Can / Could


1. İhtimaliyet


Can they be meeting everyday? = Her gün buluşuyor olabilirler mi?)


7. Olumsuz Şekiller: might / could


It might not be true. = It could not be true. = Doğru olmayabilir




Dördüncü Bölüm 4 : May / Might / Can / Could


a) İzin, müsaade :


A: May/Can/Might/Could I have a day off tomorrow? Yarın bir gün izne çıkabilir miyim?



B:Yes,you may/can/might/could

ün izne çıkabikrmiyim? .arirm.

Dikkat: - may resmiyette kullanılır. Can ise günlük konuşmalarda geçer.

- can ve could yardım ve iş birliği için kullanılabilir. Ama may ve might bu amaçla kullanılamaz.


b) Kurallar ve Yönetmelikler:


“Can” kurallar ve yönetmelik konusu işler için kullanılır. “May” bunlar için kullanılmaz.


c) Olumsuz Şekiller:


May not = I do not permit = İzin vermiyorum.

Can not = It is not permitted. = İzin verilmiyor.

Not:Konuşan kişi kuralları koyarsa may not kullanılır. Ama, bunun dışında can not veya can’t uygundur.


d) Güç, kuvvet, iktidar:


1. Güç:

Can you lift the weight? - Could you lift the weight = Halter kaldırabilirmisin?


2. Beceri ve deneyim

Ali plays the piano very well = Ali çok iyi piyano çalar.


3. Olması mümkün, imkan dahili durumlar

You can drive along the highway:


4. Suggestion: (öneri)


- Kibar öneriler:


You might visit him. Onu ziyaret edebilirdin (edebilirsin) .


-Daha az kibar öneriler:


You might try a bit harder. = Biraz daha sıkı çalışabilirdin (çalışabilirsin).


- Tamamlanmış hal kullanrak, tenkit içeren öneri :


You might have told me the truth. = Bana gerçeği anlatmış olabilirdin.



Beşinci Bölüm : Will, Would, Shall


a) İsteklilik : Will


1. Söz verme

A:Have you cleaned the house? = Evi temizledin mi?

B:No but I will clean it in a minute. = Hayır ama bir dakikada sileceğim. (söz veriyorum)


2) Kibar davet ve öneriler:


Will you try this perfume? = Bu parfümü dener misin?


3) Kibar talepler, ricalar :

Will you help me,please? = Will you please help me? =

Help me,will you please? = Lütfen bana yardım eder misin?


4) Sert rica ve emir:

Will you be quiet? = Be quiet,will you? = Be quiet,won’t you?

Susar mısın?


Dikkat: “will”, kızgınlık ve ısrarı, “won’t” ise yalvarmayı ifade eder.


b) İsteklilik: Would


A:Do you intend to work for me? = Benim için çalışmayı düşünür musun?

B:No,but I would help you if I had time. = Hayır, ama vaktim olsa yardım ederdim.


Dikkat: Daha kibar hitaplarda “will” yerine “would” tercih edilmelidir


c) İsteklilik: Shall

Shall I paint it for you? (Onu sizin için boyayım mı?)

Do you want me to paint it for you? = Onu sizin için boyamamı ister misin?

I offer to paint it for you. = Onu senin için boyamayı öneriyorum (istiyorum)



Where shall I go? = Where do you want me to go? = Nereye gideyim?
When shall we meet again? = Tekrar ne zaman görüşelim?


You shall have a candy (if you keep quiet) = Bir şeker alacaksın (Şayet uslu durursan)
“Can” ve “Could” , teklif yapmak için de kullanılır:
Can (Could) I help you ? = Size yardım edebilir miyim?


d) Israr: Will / Would

Başkalarını tenkit etmek için kullanılabilir:

He will eat too much = Aşırı yemek yer

He would be so cruel to people. = İnsanlara karşı çok acımasızdır


e) Olumsuz Şekil: Won’t / Wouldn’t


The young man asks the girl to marry him everytime he meets her. = Genç adam kıza her rastladığında ona evlenme teklifi ediyor.

She always refuses him. = Kız her zaman onu reddediyor

She won’t marry him. = Onunla evlenmez.


f) If’den sonra will / would : İşbirliği ve Yardım anlatır


If you will do the washing, I’ll tidy the room up. = Sen çamaşırı yıkarsan ben odayı toplarım.

If you would send me the necessary data, I’d be very grateful to you.=

Bana gereken verileri gönderirsen, sana müteşekkir olurum.


g) Genel İfadeler


The lovers will often meet at this cafe. = Aşıklar bu kafede buluşurlar


h) Bilimsel metinlerde “will” kullanımı


The sun will rise from the east : Güneş doğudan doğar.

Oxygen will combine with hydrogen : Oksijen, hidrojenle bileşik yapar.



Altıncı Bölüm: Must / May / Can’t / May Not


a) Kesinlik : Must


There must be a problem = I am certain that there is problem = Bir problem olduğundan kesin emimin


b) Mümkün: May


They may be tired = It is possible that they are tired = Yorgun olabilirler

= Yorgun olmaları ihtimal dahilindedir


c) Kesin Olmayan Durum: May not possible…not:May not


I may not be successful = It is probable that I am not successful = Başarılı olmayabilirim = Başarılı olmamam ihtimali var


d) Might not / Could not


He might not see you = It’s possible that he doesn’t see you = Seni görmeyebilir = Seni görmeme ihtimali var

I couldn’t possibly invite her = It’s not possible that I invite her = Onu davet etmem imkansız.

e) May / Might / Could


His friend may have cheated him. = It is possible that his friend has cheated on him = Arkadaşı onu aldatmış olabilir = Arkadaşının onu aldatmış olması mümkündür



f) Should


The airplane should have taken off = It is probable /likely/possible that the airplane has taken off = Uçak kalkmış olmalı = Uçağın kalkmış olması muhtemeldir.


g) Emir Kipi : Must / Will


You must leave at once = I order you to leave at once. = Leave at once = Derhal ayrıl


You mustn’t speak = I order you not to speak = Don’t speak = Sakın konuşma

Hiç yorum yok: